7 Ekim 2012 Pazar

KALP-DAMAR DARALMALARI!

GÜVELOĞLU'NUN BİTKİ ÖZLERİ İLE KALPTEN İYİLEŞENLERDEN BİR ÖRNEK:
KALP DAMAR HASTASI İDİ





Hastalık ve iyileşme öyküsü: Adı: İbrahim Cavit - Emekli öğretmen.Osmaniye içinde Cavitler Emlak bürosunun sahibi.

Hastalık ve iyileşme öyküsü:


Sayın İbrahim Cavit bey 1994 de Osmaniye'de Okul müdürü iken hastalanmış, kalp spazmı geçirmiş. Hastanede yapılan tetkikler ve anjio sonucunda, kroner arter damarlarından üçünde ileri derecede daralmalar olduğu anlaşılmış. Ameliyat önerilmiş. Bu günlerde İbrahim bey, ünlü Herbalist Atabay Güveloğlu'nun bu konudaki başarısını duyarak telefon açıp Adana'dan ilaç istemiş. Güveloğlu iki aylık ilk bitkisel terkibini göndermiş ve kullandırmış. İki ay sonra İbrahim Cavit bey çok iyi olduğu halde son iki aylık bitki özlerini daha kullanmış ve hiç bir kalp-damar sorunu kalmamış. O günden bu yana hiç bir ilaç kullanmadan ve sağlık sorunu olmadan yaşıyor. Sorunu olan arkadaşlara Güveloğlu'nun bitkisel ilaçlarını öneriyor.
Güveloğlu'nun bitki özleri reçeteleri, ikişer aylık iki dönem uygulandığında %90 lara kadar olan daralmaları temizleyerek hastayı By-Pass ameliyatından kurtarmaktadır.Bitkisel
İlaçların üçer aylık dönemleri 800 $ tutmaktadır.
 

----- Original Message -----
From: Ahmet Çelik
Sent: Monday, August 18, 2008 10:37 PM
Subject: tedavi
 
İyi günler ben Ahmet çelik sizin ürünlerinizden kalp damar rahatsızlığım için olan bitki özlerini kullanıyorum faydasını görüyorum çok teşekkür ederim.
Eşimde de (.....) sorunu var.Siz bu konuda da bize yardımcı olabilir misiniz.
Selamlar, saygılar. Ahmet Çelik

Kalp ameliyatı ve sonrası

Hastanedeki ilk gün nasıl geçiyor ?
Ameliyattan bir gün önce aç olarak gelen ve yatış işlemleri önceden yaptırmış hastalara kan, idrar tahlilleri, EKG, solunum fonksiyon testi ve röntgen filmi gibi tetkikler yapılır. Doktor hastayı yatağında muayene eder. Ameliyat öncesi anestezi değerlendirmesi de hastanın yatağında yapılır. Ameliyat ve yoğun bakım konusunda doktorlar hastayı bilgilendirir. Ameliyat öncesinde hasta tıraş edilir. Koroner ameliyatları için boyundan ayak ucuna kadar cinsel bölge ve kollar dahil tıraş edilirken, kapak ameliyatları için boyundan dizlere kadar tıraş edilmesi yeterlidir. Damar ameliyatları için göbekten ayak uçlarına kadar tıraş edilir. Tıraş sonrası duş yaptırılır ve hastanın vücuduna pudra veya losyon sürülür. Doktor tarafından başka şekilde belirtilmediyse ameliyattan önceki akşam saat 24′ten itibaren kesinlikle bir şey yenmemelidir. Ayrıca hastaya bağırsak temizliği için ilaç verilmesi veya lavman yapılması gerekebilir. Hastaya gece rahat uyuyabilmesi için sakinleştirici Haç verilir.
Kişi ne kadar ameliyatta kalır ?
Ameliyat süresi hastanın durumuna, seçilen cerrahi yönteme ve eşlik eden diğer cerrahi müdahalelere (kalp kapak hastalığı, tıkalı/daralmış boyun damarına müdahale gibi) göre ortalama olarak 2- 4 saat arasında değişir.
Bypass ameliyatı yapılması riskli kişiler var mı ? Kimler ?
Normal koşullarda bir bypass ameliyatında ölüm riski % 0.5-2 arasında değişir. Bazı hastalarda bu risk artar. Daha önce miyokardiyal enfarktüs (kalp krizi) geçirilmesi, daha önceden geçirilmiş kalp ameliyatı, kalbin kasılma ve gevşeme fonksiyonlarında bozukluk, çok ince çaplı ve birçok darlık içeren koroner arterler, böbrek, karaciğer, akciğer fonksiyon bozuklukları, ileri yaş, şeker hastalığı, pıhtılaşma bozuklukları gibi problemler ameliyat riskini az veya çok arttırırlar. Hastaları bu açıdan daha objektif olarak değerlendirmek amacıyla çeşitli “Risk Skorları” geliştirilmiştir. Bu skorlamalarda hastaya ait her önemli faktör bir tabloda işaretlenerek toplam ağırlıklı risk değerleri hesaplanmaktadır. Günümüzde birçok merkez, bu skorlarlamaları kullanmaktadır. Örneğin, şu anda en yaygın kullanılan skor-lama sistemi “Euroscore” dur.
Bypass’da kaç damar değiştirilebilir ?
Bazen greft olarak kullanılan tek bir damar aynı koroner arterde birkaç darlığı birden veya farklı dalları bypass etmek için kullanılabilmektedir. Bu teknik kullanıldığı takdirde 5-7 damara kadar bypass yapılabilmektedir. Ancak, genel olarak bypass yapılan damar sayısı 2-4 arasında değişmektedir.
Hasta ne kadar hastanede yatar ?
Yine kullanılan ameliyat yöntemine göre değişmek üzere hastalar ameliyattan sonra 5-7 gün içinde taburcu edilebilmektedirler (yoğun bakımda kalış süresi bir veya iki gündür).
Ağrısı, acısı olur mu ?
Ameliyata bağlı olarak keşi yerlerinde ve sırtta geçici ağrılar olabilir. Bu ağrılar genellikle ağrı kesiciye yanıt verirler. Bunun dışında, bazı hastalarda göğüsten çıkartılan damar nedeniyle göğüs kemiğinin sol veya sağ kısmında ve damar çıkartılan bacakta diz altından itibaren uyuşma, karıncalanma olabilir.
Değişen damarlar vücudun nerelerinden alınıp kalbe gidiyor ?
Bypass amacıyla kullanılacak damar vücudun değişik yerlerinden çıkartılabilir. En çok kullanılan göğüs içi arteri (internal mammariyal arter) damarlarıdır, ikinci sıklıkta bacaktan çıkartılan toplardamar (safen veni) kullanılır.
Bunların dışında koldan (radiyal arter), mideden (gastroepiploik arter), karın adalesinden (epigastrik arter) çıkartılan atardamarlar da kullanılabilir.
Seyrek olarak kullanılabilecek başka atardamarlar da vardır.
Bu damarların çıkartılması, ilgili organların beslenmesini bozmaz. Hangi vaka ve damar için hangi greftin kullanılacağına cerrah karar verir.
Ameliyat sonrası yaşam
Ameliyat sonrası yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1-3 gün arasındadır. Hastanede kalma süresi ise hastalığın seyri ve iyileşme durumuna göre 4-10 gün arasında değişir
Ameliyat günü neler olur ?
Ameliyat saati geldiğinde hastanın eğer varsa gözlükleri, takma dişleri ve diğer protezleri, iç çamaşırları ve ziynet eşyaları çıkartılarak yakınlarına teslim edilir. Hasta özel bir gömlek giydirilerek sedyeye alınır ve ameliyathaneye götürülür. Hasta yakınları da kafeterya veya lobide bekleyerek ameliyatla ilgili bilgi alabilirler. Hastanın ameliyathanede geçirdiği sürenin tamamı ameliyat süresi olmayıp öncesi ve sonrasındaki hazırlık sürelerini de içermektedir.
Ameliyat sonrası yaşam nasıldır ?
Hasta ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesine alınır. Anestetik ilaçların etkisi altındaki hastalar uyansalar bile başlangıçta ellerini, ayaklarını oynatamayabilirler. Bu kısa sürede düzelir. Etraftaki birçok cihaz ve alarm sesleriyle hasta kendisini alışkın olmadığı bir ortamda hissedebilir. Bu aşamada hasta, hemşireler tarafından bilgilendirilir ve sakin olması yönünde telkinde bulunulur.
Ameliyat öncesinde ilaçları vermek için damar yollan ve kataterlcr yerleştirilecektir. Yine hasta uyandığında göğsünde tüpler olacaktır. Bunlar yoğun bakımdan çıkmadan Önce çıkarılır. Bu dönemde hastanın ağrı duymaması için ilaçlar verilir. Eğer ağrısı olursa hemşireye bildirmesi tavsiye edilir. Ameliyat öncesinde takılan sonda ile hastanın ayağa kalkmadan idrarını yapması sağlanacak ve böbrek fonksiyonları da takip altında olacaktır. Yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1 – 3 gün arasındadır. Ancak herkesin hastalığı, iyileşme süresi ve tedaviye cevabı değişebilmektedir.
Sürekli faaliyet içinde olan, ışıkların yandığı ortamda hasta zaman kavramını kaybedebilir.
Özellikle geceleri zihin bulanıklığı ve sıkıntı hissedebilir, buna hazırlıklı olmaları gerekir. Bu durum geçicidir, özellikle de hasta odaya çıktığında hızla düzelir. Odada dinlendikçe normal uyku alışkanlığına tekrar döner ve halsizlik de ortadan kaybolur.
Odaya çıktıktan sonra yaşam nasıl olur ?
Hastanın ilk hareketleri yatak içerisinde ayaklarını toplayıp uzatma şeklinde olacaktır. Artık sondası da olmadığı için tuvalete gitmesi gerekir. Göğüs kemiğine yük vermemeye ve göğsü germemeye çalışmak önemlidir. Çünkü göğüs kemiğini çelik teller tutmaktadır. Bunun için özellikle ilk günler hastanın yan yatması, yatıp kalkışlarında yanındakilerden yardım istemesi gerekmektedir. Yataktan kalkarken iki koluna da eşit yük vererek doğrulup yatakta dik oturması, yavaş hareketlerle bacaklarını yataktan sarkıtıp, birkaç dakika böylece dinlendikten sonra yataktan yavaşça kalkması gerekir. Ani kalktığında hastanın başı dönebilir ve dengesini kaybedebilir. Yakın koltuk ve sandalyeye geçmek için, birkaç dakika dinlendikten sonra ayağa kalkmak en güvenlisidir. Başlangıçta kısa olan yürüyüş mesafeleri hasta kendini iyi hissettikçe artacaktır. Hastanın yürürken dik durması, ağrıyı azaltmak için öne eğilmemesi gerekir. Ağrı varsa hemşireye bildirmesi şarttır.
İlk günlerden sonra yastık destekli hafif yan yatabilir. Özellikle kilolu, yaşlı ve şeker hastalarında yatak yaralarını önlemek için hastanın arada bir kalkması ve sırtını yataktan kaldırması gerekmektedir. Eğer hastanın ayaklarında şişlik oluyorsa, ayaklarını koltuk yüksekliğine kaldıracak şekilde, altına destek koyarak uzatabilir.
Kalbine kan dönüşüne yardımcı olması ve bacaklarında şişlik oluşmaması için varis çorabı kullanması Önerilir. Doktor uygun çorabı hastaya reçete edecektir. Çorapların aşağı doğru kayarak toplanmasına izin verilmemelidir. Bu, bacaktaki toplardamarların kan dolaşımına engel olur. Gece yatarken çıkardığı çorabı sabah yataktan kalkmadan tekrar giymeli ve çorap varken kaymamak için mutlaka terlikle yürümelidir. Varis çorabını ameliyattan sonra 6 -8 hafta kullanması gerekebilir.
Ameliyat sonrasında derin nefes alma egzersizleri yapmak, öksürüp balgam çıkarmaya çalışmak hastanın çabuk iyileşmesi için önemlidir. Öksürmenin, ameliyat yerine bir zararı yoktur. Bu sayede hasta ameliyat nedeniyle akciğerlerinde biriken salgılan atmış olur. Hava.yolları temizlenecek, akciğerdeki hava kesecikleri açılacak, bu da muhtemel akciğer enfeksiyonlarını önleyecektir. Bol su içmek veya sıvı almak kolay balgam çıkarma ve böbrek fonksiyonlarının iyileşmesine yardımcı olacaktır.
Ağrı ve rahatsızlık duydukları için öksürmekte zorlanan hastaların göğüslerine küçük bir yastıkla destek yaparak öksürmeye çalışmaları sağlanabilir.
Ameliyat sonrası her hastada terleme ve ateş olabilir. Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlarla bu sıkıntılar kontrol altına alınabilir ve 3- 4 gün içinde tamamen geçebilir.
İlk günlerde hasta yumuşak bir bez veya süngerle vücudunu silebilir. Ameliyat yeri kuruyup kabuk bağladıktan sonra hasta yanında biri olmak şartıyla sabun veya vücut şampuanları ile ılık suda duş şeklinde banyo yapabilir. Şeker hastaları hariç hastaların hızla iyileşmeleri için ilk 1 ayda yiyeceklerinde herhangi bir kısıtlama yoktur. Ancak tansiyonu yüksek olan veya doktoru tarafından önerilen hastaların az tuzlu yemeleri gereklidir. Küçük porsiyonlarda, sık aralıklarla yemek ve dengeli beslenmeye özen göstermek, iyileşmeyi hızlandıracaktır.
Ameliyat sonrası dönemde uykusuzluk, can sıkıntısı, uykudan yüksekten düşüyormuş gibi aniden sıçrayarak uyanma, sinirlilik, tahammülsüzlük, kolay duygulanma, konsantrasyon
bozukluğu, olayları dışarıdan izleme ve algılamada zorlanma gibi şikayetler olabilir. Bunlar anestetik ilaçlara ve yaşanan strese bağlıdır. Çoğunlukla 4-6 hafta içinde kendiliğinden geçer. Gerekirse doktor bazı ilaçlarla yardımcı olur.
Odaya ziyaret saatlerinde ziyaretçi kabul edilebilir. Ancak ziyaretçilerin kalabalık olmamasına dikkat edin ve ziyaretin kısa sürede bitmesini sağlayın.
Hastanede kalma süresi, hastalığın seyri ve iyileşme durumuna göre 4-10 gün arasında değişmektedir. Hastaneden çıkmadan önce geçici kalp pili telleri alınır, ilaçlar reçete edilir, hasta evdeki yaşantısı konusunda bilgilendirilir. Ayrıca kontrole geleceği tarih bildirilir ve kontrol sırasında yaptırılacak tetkikler için istek formları doldurulur. Raporu da içeren hasta çıkış raporu (epikriz) hastaneden çıkmadan hastaya teslim edilir.
Hastaneden çıktıktan sonra yapmaması gereken şeyler var mı ?
Göğüs kemiği kesilerek yapılan operasyonlarda en önemli hususlardan biri, yaklaşık iki ay süresince hastanın sırtüstü yatması ve yatakta yana dönmemesidir.
Bacaktan damar çıkartıldı ise ve doktor varis çorabı önerdi ise bu çorabın tarife uygun bir şekilde her gün giyilmesi (genellikle 6-8 hafta süreyle) önemlidir.
İlk haftalarda ağır yük taşımamak gerekir.
İlk 10 gün ziyaretçi kabul edilmemesi hasta için tercih edilecek bir önlem olmalıdır.
Ameliyatlı hasta, işine ne zaman dönebilir, istediği sporu yapabilir mi, cinsel hayatı normale dönebilir mi? İstediği yemeği yiyebilir mi ?
Yönteme ve hastanın durumuna göre değişmek üzere normal hayata geçiş belli bir süre alacaktır. Bu süreler hekim tarafından hastaya ameliyattan sonra söylenir.
Genel olarak, bayanlar 6-8 haftadan önce ev işleri ve çocuk bakımı gibi konularda tam sorumluluk almamalıdır.
Hafif tempolu işlerde çalışanlar 6′ncı haftadan sonra günde 4 saati geçmemek kaydı ile çalışabilirler. Ağır işlerde çalışanlar 3 ay sonra işlerine dönebilirler. 6-8 hafta sonra araba kullanmaya başlanabilir.
Başarılı bir ameliyat sonrasında hastanın cinsel hayatında bir problem olmaması beklenir. Ancak, ilk 4-6 hafta cinsel ilişkinin kısıtlı olması önerilir.
Hızlı bir iyileşme için, ilk günlerde (şeker hastalığı dışında) özel bir diyet kullanmamak daha uygundur. İlk kontrolden sonra kardiyolog veya diyetisyen tarafından diyet uygulamalarına başlanacaktır.
Taburcu olduktan 15 gün sonra hasta sokakta düz yolda yürüyüş yapmaya başlayabilir.
Yürüyüş mesafesi 4. hafta sonunda 1.5 km (30 dk), 6. hafta sonunda 2 km (45 dk.) ve 8. hafta sonunda 3 km (60 dk.) olmalıdır.
Aşırı sıcak ve soğuktan, ayrıca rüzgara karşı yürümekten sakınmak gerekir.

BEBEK KALBİ

650 Gram Bebeğe Kalp Ameliyatı

Konya'da 27'nci haftada 650 gram olarak dünyaya gelen Yağmur Koçan'a, akciğer ile kalp arasındaki damarın açık olması nedeniyle 15 günlükken Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde kalp ameliyatı yapıldı. Yaklaşık 1 santimetre kesi oluşturularak yapılan ameliyatın ardından Yağmur bebeğin sağlık durumun iyi olduğu belirtildi.
Çobanlık yapan Yılmaz Koçan ile Şerife Koçan'ın 27 haftalıkken 650 gram ağırlığında dünyaya gelen Yağmur adını verdikleri kızları kuvözde solunum cihazına bağlıyken, akciğer ile kalp arasındaki damarın açık olduğu saptandı. Açık damar nedeniyle temiz kan ile kirli kanın karışması ve bebeğin yaşamının riske girmesi sebebiyle doktorlar, Yağmur'un ameliyat olmasına karar verdi. Yağmur Bebek 15 günlük ve 700 grama ulaştığında, açık damarı ameliyatla kapatıldı.
Kuvözde yaşamını sürdüren bebeğin sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Öç, "Bebeklerde anne karnında açık olan ve doğduktan sonra kapanan damar, Yağmur bebekte açıktı. Bu nedenlede temiz kan vücuda dağılırken, bir kısmı akciğerlere gidiyordu. Böylelikle kirli kan ve temiz kan karışıyor, kalbe fazla kan gittiği için kalbi fazla yoruyor, vücuda giden kan da azalıyordu. Bu Yağmur'un yaşama riskini azaltıyordu. Ameliyatta büyüteç gözlükle akciğer ile kalp arasında bir santimetrelik kesiyle bağlantı kurup, açık olan damarı kapattık. Şu an sağlık durumu iyi" dedi.
Tedavi altında tutulan Yağmur bebeğin, körlüğe neden olabilecek gözündeki rahatsızlığın da lazer tedavisiyle giderildiği belirtildi.

KALP KONTROL TESTLERİ

Kalp damar hastalıklarını araştırmada kullanılan testlerden biridir. Hasta,doktor eşliğindedönen bir bant üzerinde yürütülür.Her 3 dakikada bir bandın hızı ve eğimi otomatik olarak artırılır. Amaç, hastanın kalp hızının hedeflenen seviyelere artırılmasıdır.  Bu sırada hastadan alınan EKG kayıtlarının bilgisayarda analizi yapılır. Aynı zamanda egzersizle kan basıncı ve nabız değişiklikleri, hastanın göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetlerinin olup olmadığı da kaydedilir. Normal EKG'de görülmeyen bozukluklar bu test sayesinde ortaya çıkarılabilir.Bu test;
·        Kalp damarlarında darlık olan hastaları ortaya çıkarmak ve hastalığın ciddiyetini tespit etmek,
·        Kalp krizi geçiren hastalarda risk belirlemek,
·        Tedavi sonuçlarını takip etmek için,
·        Eforla tansiyon yükselme derecesini araştırmak,
·        Efor kapasitesinin ölçülmesinde,
·        Eforla ortaya çıkan ritim bozukluklarının tanısında
önemli rol oynar. Göğüs ağrılarının değerlendirilmesinde önemli bir tanı aracıdır. Göğüs ağrısının kalpten kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespit eder. Ayrıca 40 yaş üstü hiçbir şikayeti olmayan kişilerde check-up amacıyla kalp damar hastalığının tanısı için faydalı olabilir.Ancak kalp damar hastalıklarını göstermedeki duyarlılığı çok yüksek değildir. Kalp damar hastalığı olanların %60-%80'ninde hastalığı gösterirken, hastalık olmayanların da ancak %80 civarındaki kısmına hastalık yoktur diyebilmektedir. Dolayısıyla da yalancı pozitif ve yalancı negatif sonuçları az olmayan bir tanı yöntemidir

EKOKARDİYOGRAFİ:
 Kalp ultrasonuna ekokardiyografi denilir. Kısaca " eko " veya " kalp eko'su "  olarak da ifade edilmektedir.Eko, kalp hakkında önemli bilgiler veren, hızlı ve zararı olmayan bir testtir. Eko ile;
·        Kalp kapak hastalıkları(romatizmal kapak hastalığı,kapak darlığı,kapak yetersizliği,kapaklarda sarkma vs.)
·        Kalp boşluklarının çapları, büyük olup olmadığı(kalpde büyüme olup -olmadığı),
·        Kalp duvarlarında kalınlaşma ,incelme, balonlaşma (anevrizma) olup-olmadığı,
·        Kalp duvarlarının hareketleri, hareket bozukluğu olup olmadığı.
·        Doğuştan kalp hastalıklarının tanısı ve takibi( kalp deliğinin yeri,büyüklüğü vs),
·        Kalp içi basınçların ölçümü,
·        Aort damarı kökünde genişleme olup-olmadığı,
·        Kalp içi boşluklarda pıhtı (trombüs) araştırılması,
·        Kalp içerisinde kist, ur, kanser olup-olmadığı ,
·        Kalp zarı hakkında bilgi( kalp etrafında sıvı olup-olmadığı vs),
·        Kalbin kasılma sırasında bir defada attığı kan miktarı ve yüzdesi (İnsan kalbi kanla dolduktan sonra, kasılma ile içindeki kanın belli bir yüzdesini atar. Her kalp atışında kalbin damarlara attığı kan yüzdesine "ejeksiyon fraksiyonu" denir. Normali % 55-70 civarındadır. Yani kalp bir defada kendine gelen kanın %55-70'ini fırlatabilmektedir.),
araştırılabilir. Kısaca kalp romatizması, kapak hastalıkları, kalp yetersizliği, kalp krizi, doğumsal kalp hastalıkları gibi bir çok konuda eko ile değerli bilgiler alınır.

RİTM HOLTER TETKİKİ:
 Kısaca holter olarak belirtilmektedir.Wolkman büyüklüğünde bir cihaz olup vucuda kemer ile bağlanır.Elektrotlar vasıtasıyla kalp atımlarının   24 saat boyunca  kayıt edilmesini sağlar.Kişiler günlük aktivitelerine devam ederler. Cihaz söküldükten sonra alınan kayıtlar bilgisayara aktarılır ve analizi yapılır.Bu alet sayesinde muayene sırasında görülmeyen fakat gün içerisinde kısa süreli olup geçen çarpıntılar , baygınlık hissi gibi kalpten kaynaklanan tüm ritm bozuklukları tespit edilebilir.Kalp atımlarının uzun süreli kayıt edilmesi ile ritim bozuklukları ve gün içinde kalp hızının en yüksek -en düşük değerleri saptanabilir, böylece en uygun tedavi şekli belirlenir.

TANSİYON HOLTER TETKİKİ:
 "Sürekli kan basıncı ölçümü "olarak da adlandırılmaktadır.Bazı durumlarda tansiyonun gün içinde nasıl seyrettiğini bilmek, ilaç tedavisi ile tam olarak kontrol altında olup olmadığını tayin etmek, gece olması beklenen düşmenin olup olmadığına bakmak ve beyaz gömlek hipertansiyonunu araştırmak için  gerekli olabilir. Bu durumlarda "sürekli kan basıncı ölçüm sistemi" kullanılır (ABPM=Ambulatory Blood Pressure Monitor).Bunun için küçük bir cihaz hastaya takılarak manşonu kola sarılır ve kişi normal günlük yaşantısına döner. Cihaz, hastanın normal yaşantısı sırasında 24 saat süreyle ve planlanan belli aralıklarla, tansiyonu ölçerek kaydeder.Cihaz sökülünce veriler bilgisayara aktarılır ve analizi yapılarak günlük tansiyon profili çıkarılmış olur.